Erhan Bener'in kaleminden çıkan "Gece Gelen Ölüm", sadece bir polisiye roman olmanın ötesinde, insan psikolojisine ve toplumsal sorunlara dokunan derinlikli bir eserdir. Roman, karanlık ve gizem dolu atmosferiyle okuyucuyu içine çekerken, aynı zamanda karakterlerin iç dünyalarına yaptığı yolculuklarla da dikkat çekiyor. "Gece Gelen Ölüm", bir cinayet soruşturması etrafında şekillenir. İstanbul'un arka sokaklarında işlenen bir cinayet, Başkomiser Nevzat'ı ve ekibini harekete geçirir. Cinayetin ardındaki sır perdesini aralamaya çalışan Nevzat, hem suçluların peşine düşer hem de kendi iç dünyasıyla yüzleşir. Romanın teması, ölüm, suç, adalet, yalnızlık ve insan ilişkileri üzerine kuruludur. Bener, bu temaları ustalıkla işleyerek, okuyucuyu düşündürmeye ve sorgulamaya teşvik eder. Kitap, sadece bir cinayet hikayesi anlatmakla kalmaz, aynı zamanda İstanbul'un kültürel ve sosyal dokusuna da ışık tutar. Şehrin farklı kesimlerinden insanların hayatlarına, umutlarına ve hayal kırıklıklarına tanıklık ederiz. "Gece Gelen Ölüm", özellikle polisiye severler ve edebiyatla ilgilenen okuyucular için ideal bir seçimdir. Ancak, derinlikli karakter analizleri ve toplumsal meselelere duyarlılığı nedeniyle, farklı türlerden okuyuculara da hitap eder. Kitabın hedef okur kitlesi, polisiye türüne ilgi duyan, aynı zamanda edebi tatmin arayan, karakter odaklı hikayelerden hoşlanan ve toplumsal konulara duyarlı okuyuculardır. Bener'in akıcı ve sürükleyici anlatımı, okuyucuyu romanın içine çekerken, zekice kurgulanmış olay örgüsü merakı canlı tutar. Roman, cinayet gizemini çözme çabasıyla birlikte, karakterlerin iç dünyalarındaki gelgitleri de gözler önüne serer. Bu yönüyle, sadece bir polisiye roman değil, aynı zamanda bir psikolojik gerilimdir. "Gece Gelen Ölüm" ile benzer temaları işleyen ve Bener'in üslubuna yakın eserler arasında, Ahmet Ümit'in "Patasana", "Beyoğlu Rapsodisi" ve "Elveda Güzel Vatanım" kitapları sayılabilir. Ayrıca, polisiye türünde başarılı eserler veren Charles Bukowski'nin "Postane" ve "Sıradan Delilik Öyküleri" de benzer bir atmosfer sunar. Bu kitaplar, okuyuculara karanlık, gizemli ve aynı zamanda insan doğasına dair derinlemesine bir bakış açısı sunar.

Erhan Bener, Türk edebiyatının önemli kalemlerinden biridir. 1929 yılında İzmir'de doğan Bener, öykü, roman ve oyun yazarlığı alanında eserler vermiştir. Yazarlık kariyerine öykülerle başlayan Bener, daha sonra roman ve oyun türlerinde de başarılı yapıtlar ortaya koymuştur. Onun yazım üslubu, yalın, akıcı ve aynı zamanda derinliklidir. İnsan psikolojisine ve toplumsal sorunlara duyarlı bir yaklaşım sergileyen Bener, karakterlerini gerçekçi bir şekilde ele alır ve okuyucuyu düşünmeye sevk eder. Eserlerinde genellikle İstanbul'un farklı semtlerini ve yaşam tarzlarını konu edinir. "Gece Gelen Ölüm" romanı, Bener'in polisiye türündeki başarılı örneklerinden biridir. Yazarın diğer önemli eserleri arasında "Buzul Çağının Sonu", "Mızıkalı Adam", "Aşkın Gözyaşları" ve "Seyhan Savaşları" sayılabilir. Bener, eserleriyle birçok ödüle layık görülmüştür. Bu ödüller arasında Türkiye İş Bankası Büyük Ödülü ve Sait Faik Hikaye Armağanı da bulunmaktadır. Erhan Bener, eserlerinde genellikle bireysel ve toplumsal sorunları, insan ilişkilerini ve yaşamın anlamını sorgular. Onun yazdığı dönem, Türkiye'de siyasi ve sosyal değişimlerin yaşandığı, edebiyatın da bu değişimlerden etkilendiği bir dönemdir. Bener'in eserleri, bu dönemin izlerini taşır ve okuyucuya o dönemin atmosferini ve insanlarını sunar. Yazar, eserleriyle Türk edebiyatına önemli katkılarda bulunmuş ve polisiye türüne yeni bir soluk getirmiştir. Onun eserleri, günümüzde de okunmaya ve üzerine konuşulmaya devam etmektedir. Bener'in eserleri, sadece polisiye severler için değil, aynı zamanda edebiyatla ilgilenen ve insan doğasını anlamaya çalışan herkes için önemli bir kaynaktır.